Erich Friedrich Wilhelm Ludendorff
Alman asker ve siyaset adamı olan Erich Ludendorff 9 Nisan 1865’te Kruschwitz, Pozen’de doğdu. 1885 yılında Wesel’de, 57. Piyade Alayında bir teğmen olarak görevlendirildi. 1894 yılında Alman Genelkurmayına atandı. 1905 yılında Alfred von Schlieffen’in altında, Berlin’de Büyük Genelkurmay İkinci Kısıma, 1904-1913 arasında ise Seferberlik Bölüm Sorumluluğu’na atandı. 1911’de Albay oldu. Ludendorff Nisan 1914’te Tuğgeneralliğe terfi etti ve Strassburg’daki 85. Piyade Tugayı komutanlığına atandı.
Birinci Dünya Savaşı’nda Generel Karl von Blow’un altında Alman İkinci Ordu Kurmay Başkanı Yardımcısı olarak görev aldı. Liége ve Paul von Hindenburg’la birlikteki Tannenbergg Muharebeleri’nde elde ettiği başarılarıyla ön plana çıktı. Alman savaş ve siyaseti üzerinde son derece etkili bir isim olan Ludendorff’a 1914’te Alman İmparatoru Kaiser II. Wilhelm tarafından Almanya’nın en yüksek askeri madalyası Por le Mérite verildi. Ancak Birinci Dünya Savaşı’nın Almanlar aleyhine sonuçlanmasının ardından kılık değiştirerek. Potsdam’daki kardeşi Hans Ludendorff’un yanına sığındı. Birkaç gün sonra Kophenang’a giden bir gemiye binerek Danimarka’ya ulaşıp, oradan da soluğu İsveç’te aldı.
Tarihler Şubat 1919’u gösterdiğinde Almanya’ya geri döndü. Adlof Hitler’in 1923 senesindeki Birahane Darbesi’nde yer aldı. Darbe girişiminin başarısızlıkla neticelenmesinin ardından yargılanan Ludendorff beraat etti. Bunun ardından bir süre siyasetle ilgilendi. 1925 senesinde girdiği başkanlık seçimlerinden 285.793 oy aldıktan sonra siyasetten uzaklaştı ve münzevi bir hayata yöneldi. Yeni hayatında ise kitaplarını kaleme almaya başladı.
Hitler’in onu tekrar siyasete dahil etme çabalarını sert bir şekilde geri çeviren Ludendorff 72 yaşındayken 20 Aralık 1937’de, Tutzing’de hayata gözlerini yumdu. Cenaze merasimine Hitler de katıldı. Hitler cenaze merasiminde yaptığı konuşmada Ludendorff için şu cümleleri sarfediyordu: “Almanya için yaşanan kahramanca bir hayat sona erdi. Çok az insanda görülecek şekilde çalışma ile geçen bir hayat…”